İnsanın gülmesine sebep olabilecek olayların, durumların, karşılaştırmaların, kelime ve kelime gruplarının mizaha başvurularak anlatılmasıdır. Mizahi anlatımda amaç, okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir. Bu anlatımın diğer bir amacı da eleştiridir. Kişilerin, kurumların, toplumların eksik, kusurlu, hatalı söz ve davranışları mizahi anlatımla eleştirilir. Bu eleştiriyle eksikliklerin, hataların, kusurların ortadan kaldırılması amaçlanır.
Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, durumlar, hareketler, kelime ve kelime gruplarından da yararlanılabilir. Bu anlatımda dil, bir olayı anlatmak için kullanılır.
Mizahi anlatımda kusurlara, eksikliklere, hatalara dikkati yoğunlaştırabilmek için abartmalardan yararlanılır. Abartma yönüyle kişilerin, kurumların, toplumların eksilikleri gözler önüne serilir. Bu bakımdan mizahi anlatımda gerçeklerden sapma söz konusu olabilir. Mizahi anlatımda dilin kullanımı çoğunlukla değiştirilerek gülünç durumlar ortaya çıkarılır. Bazen de argo yoğun şekilde kullanılabilir. Mizahi anlatımlarda günlük konuşmaya ait unsurlardan sıkça yararlanılır.
Mizahi Anlatımın Kullanıldığı Metin Türleri
“Karagöz, orta oyunu, meddah, köy seyirlik oyunu” gibi geleneksel tiyatro türlerinde mizahi anlatımdan bolca yararlanılır. Bu türlerin ortak yönü gülmecenin şive taklitlerine ve dil oyunlarına dayanmasıdır. Bu türler doğaçlamayla gelişir. Önceden belirlenen yazılı bir metne bağlı kalınmaz. “Komedi” türü tiyatrolar, “taşlama” ve “hiciv” türündeki şiirler, “fıkralar” mizahi anlatıma ait unsurları içerir. “Roman, hikâye, tiyatro, sohbet, deneme” gibi türlerde yer yer mizahi anlatıma başvurulur. Bu türlerde kalem oynatan sanatçılar anlatımı etkili kılmak için mizah unsurundan yararlanabilir. “Karikatürler” de mizahi anlatımın içinde yer alır.
Mizahi Anlatımın Özellikleri
Olayların gülünç, alışılmadık ve çelişkili yönleri yansıtılır.
Okuyucuda uyandırılmak istenen etkiye göre düzenlenir.
Ses, hareket, konuşma ve görünüş taklitleri mizah unsuru olarak kullanılır.
Mizahi unsurlarda abartı ve gerçekten sapma vardır.
Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, hareketler, kelime ve kelime gruplarından yararlanılabilir.
Dil daha çok, sanatsal (şiirsel) işlevde kullanılır.
Mizahi Anlatımla İlgili Kavramlar
İroni: Söylenen sözün tersini kastederek kişiyle veya olayla alay etme.
Humor: Ciddi bir tavırla söylendiği hâlde alay olduğu belli olan ince, hoş nükte.
Nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, espri.
Komik: Gülme duygusu uyandıran, güldürücü, gülünç.
Kara mizah: Yalnız güldürmeyi değil, düşündürmeyi ve yergiyi de amaçlayan mizah türü.
Parodi: Ciddi sayılan bir eserin bir bölümü veya bütününü alaya alarak biçimini bozmadan ona bambaşka bir özellik vererek biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etki yaratan bir oyun türü.
Taşlama: Bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi vb. kusurlu yanlarını alaycı bir dille yeren halk şiiri türü.
Hiciv: Bir kişiyi, bir yeri, bir şeyi vb. kusurlu yanlarını alaycı bir dille yeren divan şiiri türü.
Karikatür: İnsan ve toplumla ilgili her tür olayı konu alarak abartılı biçimde belirten, düşündürücü ve güldürücü resim.
Mizahi Anlatım Örnekleri
Hacivat: – Vay Karagöz’üm, benim iki gözüm merhaba!
Karagöz: – Hoş geldin suda pişmiş balkabağı!
Hacivat: – Aman Karagöz’üm, beni gelir gelmez darp etmenizin sebebi?
Karagöz: – Bizim bekçinin ne poturu var ne de cübbesi.
Hacivat: – Yazıklar olsun sana Karagöz! Adam olmamışsın, hâşâ huzurdan şu dünyaya eşek gelmişsin, gidiyorsun.
Karagöz: – Ona yarabbi şükür.
Nasrettin Hoca Fıkraları
Nasrettin Hoca fıkralarında güldürürken düşündürmek esastır. Bu fıkralarda asıl konu, insandır. İnsanın gülünç tarafları, yanlışları, zaafları, sakarlıkları ve çaresizlikleri ele alınır. Nasrettin Hoca fıkralarında ahlaki kurallara da sıkı sıkıya bağlılık görülür. Bu fıkralarda bayağılıktan, müstehcenlikten, ayıp ve küfürlü sözlerden uzak durulur. Asla alaycı, küçük düşürücü bir tutum izlenmez. Eleştiri, kişilerin veya toplumun yanlış davranışlarınadır. Halkın anlayacağı bir dil kullanılır. İnsana, topluma, çevreye ve diğer varlıklara karşı saygı ve sevgi esastır. Temel amaç da yol göstermek, yanlışı kişinin kendisinin bulmasını sağlamaktır.
Dünyada meraklılar çok…
Biri hocaya:
- Şu dünya ne kadar tuhaf, demiş.
Hoca aksakalını sıvazladıktan sonra:
- Neresi tuhaf? diye sormuş.
- Sabah oldu mu insanların her biri bir tarafa gidiyor.
Bazıları bu yana bazıları bu yana… Neden ki?
Hoca çok fazla düşünmeden şu cevabı vermiş:
- Neden olacak, hepsi bir tarafa gitse dünyanın dengesi bozulur da ondan.