Yazılı Edebiyat
Bu dönem Göktürkler ve Uygur dönemi eserlerini kapsar. Mezar taşlarından oluşan kitabeler ile Uygur hanlıklarından kalan ve daha çok Buda ile Mani dinlerine ait eserler vardır.
Yazıtlara “bengü taşlar” da denmektedir. Bengü taş; ebedî, sonsuz taş demektir. Özellikle kağanların ve devletin ileri gelenlerinin ölümünden sonra, onlar adına bir anıt yaptırmak, Göktürklerde bir gelenek hâlini almıştır. Diktirilen taşlar üzerine kağanlar istediklerini yazmış, bütün milletin ona göre davranmasını istemişlerdir. Kağanlar, bu sözlerin taşlar üzerinde ebedî olarak kalacağını ve Türk milletinin sonsuza kadar bunlardan ders alacağını düşünmüşlerdir. Göktürklerden sonra Uygurlar bu geleneği devam ettirmişlerdir.
Bu yazıtlar bulundukları yerlere göre dört grupta toplanır: Moğolistan, Yenisey, Talaş ve Kazakistan bengü taşları. Bunlar içinde Moğolistan’da bulunan Göktürklere ait Orhun Anıtları ve Uygurlara ait Yenisey Yazıtları önemlidir. Bu dönemi Göktürk ve Uygur dönemi eserleri olarak iki grupta inceleyebiliriz:
1. Göktürk (Orhun) Yazıtları
Göktürk Yazıtları (Orhun Abideleri), Göktürklerin ünlü hükümdarı Bilge Kağan devrinden kalma, yazılı, dikilitaşlardır. Kültigin, Bilge Kağan ve Tonyukuk adına dikilen bu anıtlar konu ve dil bakımından önemli eserlerdir. Abidelerin yazarı Yollug Tigin’dir. Doğu Göktürk tarihi ile ilgili bilgiler içerir. Söylev türündedir. Türk tarihi, Türk toplumunun yaşam biçimi, dünya görüşü ile ilgili bilgiler içerir. Kitabelerin bir yüzü Göktürk alfabesiyle, bir yüzü Çince yazılmıştır. Kitabeleri 1893′te Wilhelm Thomsen çözmüştür.
Orhun Abidelerinin yazıldığı Göktürk alfabesi 38 harflidir. Bu alfabede 4 sesli. 9 birleşik. 25 de sessiz harf bulunmaktadır. Göktürk alfabesi, Türklerin ulusal alfabesidir. Göktürk yazısı sağdan sola, yukarıdan aşağıya doğru bitiştirilmeden yazılır. Sözcükleri ayırmak için genellikle iki nokta konur.
Kül Tigin ve Bilge Kağan anıtlarında metinler, yukarıdan aşağıya doğru yazılmış ve satırlar sağdan sola doğru dizilmiştir. Göktürk alfabesi, büyük ünlü (sesli) uyumu dikkate alınarak düzenlenmiş bir alfabedir.
Tonyukuk Anıtı: 724-726 yılları arasında dikilmiştir. Bu anıtı diktiren ve üzerindeki yazılan yazdıran Bilge Tonyukuk’tur. Anıtta Türk milletinin Çin tutsaklığından kurtuluşu ve İlteriş Kağan zamanında Göktürklerin Oğuzlarla, Kırgızlarla ve Çinlilerle yaptığı savaşlar anlatılmakta; bütün bu olaylarda Bilge Tonyukuk un rolü özellikle belirtilmektedir.
Bilge Tonyukuk, başvezirlik ve başkumandanlık yapmış olan büyük bir siyasetçidir. Göktürk devletinin politikasına uzun zaman yön vermiş, akıllı ve hikmet sahibi bir devlet adamıdır. Bilge Tonyukuk, aynı zamanda edebiyatımıza hatıra türünün ilk temsilcisi ve ilk Türk tarihçisidir. İki parça hâlindeki anıtında, içinde bulunduğu olayları sade ve sanatsız bir şekilde, halk diliyle anlatmıştır. Olayları sözü uzatmadan, ana çizgileriyle vermiş; yeri geldikçe milletin ders alması için öğütlerde bulunmuştur. Zaman zaman atasözlerine ve deyimlere başvurmuştur.
Kültigin Anıtı: 732′de Türk kağanı Kültigin için Yollug Tigin tarafından yazılmıştır. Anıtta kağanın ölümü ve adına düzenlenen yas töreni anlatılmıştır.
Bilge Kağan Anıtı: 735′te dikilmiştir. Bilge Kağan’ın yiğitlikleri ve Türk milletine iletmek istediği mesajlar anıtın içeriğini oluşturur. Anıtta Bilge Kağan’ın ağzından devletin nasıl büyüdüğü anlatılmıştır.
Göktürk Yazıtlarının Önemi ve Özellikleri
Göktürk Yazıtlarını (Orhun Abideleri), Türkçenin yazılı en eski kaynağıdır.
Günümüzün birçok sözcüğü, ilk haliyle bu yapıtlardadır.
Bu yazıtlar, Türk tarihine ışık tutan önemli belgelerdir.
Göktürk Yazıtları, bir hakanın, halkına hesap vermesi, halkın devlete, millete karşı görevlerinin hatırlatılması, düşmanın entrikalarına nasıl karşılık verileceğinden söz edilmesi ve Türklerin yüksek ahlak ve seciyesinin anlatılması açısından önemlidir.
Bu anıtlar Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metindir. Türk tarihinin taşlar üzerine yazılmış ilk belgesidir.
Türk hitabet sanatının erişilmez bir şaheseridir.
Yalın Türkçenin önemli örnekleridir.
Türk dilinin kaynağı, Türk yazı dilinin başlangıcının bilinmeyen dönemlere kadar gittiğinin delilidir.
Eski Türkçe döneminin en önemli eserleridir.
Türk dilinin ilk yazılı belgeleridir.
II. Göktürk (Kutluk) devleti döneminde dikilmiş olup, I. Göktürk devletinin tarihi anlatılır.
İlk siyasetname örneğidir.
İçinde “Türk” kelimesinin geçtiği ilk metindir.
38 harften oluşan Göktürk alfabesi ile yazılmıştır.
Günümüzde Moğolistan sınırları içerisindedir.
Yazarı Yolluğ Tigin’dir.
“Türk” adının geçtiği ilk yazılı belge ve Türk edebiyatının ilk yazılı örnekleri olan Göktürk abidelerindeki yazılar 1893 yılında Prof. Thomsen ve Radloff tarafından okunmuştur.
Göktürk Yazıtlarının Dil Özellikleri
Göktürk yazıtlarındaki düzyazı, o zamanki Türkçenin en yüksek anlatım özelliklerini taşır.
Şiirsel bir anlatımla oluşturulmuştur.
Bugünkü düzyazıya örnek olacak bir cümle yapısı; duru, açık, yalın, destansı bir söyleyişi vardır.
Dil, yabancı etkilerden uzaktır.
Göktürk Yazıtlarının Bulunduğu Yer
Orhun Yazıtları, Moğolistan’ın kuzeyinde, Baykal gölünün güneyinde, Orhun ırmağı vadisindeki Kocho Tsaidam Gölü yakınlarındadır. Bu yazıtlardan Kül Tigin ve Bilge Kağan Anıtları, Kocho Tsaidam bölgesindeki Orhun Irmağı civarında; Bilge Tonyukuk Anıtları ise, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarından yaklaşık 360 km uzakta, Tola Irmağı’nın yukarı yatağındaki Bayn Tsokto (Bayn Çokto) bölgesindedir.
Bilge Kağan Anıtı’nın Doğu Cephesinden
Biriye Tabgaç budun yağı ermiş. Yırıya Baz Kağan Tokuz Oğuz budun yağı ermiş. Kırkız Kunkan Otuz Tatar Kıtany Tatabı kop yağı ermiş. Kangım kağan bunca … kırk artukı yiti yolı sülemiş, yigirmiş süngüş süngüşmiş. Tengri yarlıkaduk üçün illigig ilsiretmiş, kaganlıgıg kagansıratmış, yagıg baz kılmış, tizligig sökürmiş, başlıgıg yükündürmiş. Kangım kağan anca ilig törüg kazganıp uça barmış.
Türkiye Türkçesi’yle
Güneyde Çin milleti düşman imiş, Kuzeyde Baz Kağan. Dokuz Oğuz kavmi düşman imiş. Kırgız, Kurıkan, Otuz Tatar, Kıtay, Tatabı hep düşman imiş. Babam kağan bunca … kırk yedi defa ordu sevk etmiş, yirmi savaş yapmış. Tanrı lütfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, düşmanı tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş. Babam Kağan öylece ili, töreyi kazanıp, uçup gitmiş.
2. Uygur Metinleri
Göktürk devletinin yıkılmasından sonra kurulan Uygur hanlıklarından kalma eserlerdir. Daha çok Buddha ve Mani dininin esaslarını anlatan metinlerdir. Bunlar Turfan yöresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Uygurların kâğıda kitap basma tekniğini bildikleri anlaşılmaktadır. Dönemden kalma birçok hikâyenin yanında “kökünç” denilen bir tür ilkel tiyatro eserleri de vardır. Uygurlar bu eserleri 14 harfli Uygur alfabesiyle yazmışlardır.
Uygurlara ait metinler, üslup ve hikâye ediş bakımından Göktürk Yazıtlarına benzer. Ancak Kül Tigin ve Bilge Kağan Anıtı’ndaki yüksek heyecan, millî şuur ve lirizm Uygurlara ait yazıtlarda pek görülmez. Uygur yazıtları çoğunlukla mezar taşı olarak dikilmiştir.
Bu taşların bazıları birkaç kelimelik, çoğu 5-10 satırlıktır. İçlerinde 10 satırı geçenleri de vardır. Yenisey bengü taşları sade ve abartısız bir dille yazılmıştır. Çoğunlukla yazıt sahibinin kendi ağzından kısa özgeçmişi ve aile bireylerine, akrabalarına, arkadaşlarına, hükümdarına, ülkesine ve milletine doyamadan bu dünyadan ayrıldığını anlattığı yazıtlarda oldukça içten bir söyleyiş vardır.
Uygurlara ait yazıtlardan ilki, Uygurların ikinci hükümdarı Moyunçur adına dikilmiştir. Moğolistan’ın Sine Usu Gölü civarında bulunan yazıt, Kutlug Bilge Kül ve Moyunçur devirlerinden bahsetmektedir.
Uygurların ikinci devresinde ortaya konan eserlerde, önemli değişiklikler görülür. Her şeyden önce Göktürk yazısı bırakılmış, Soğd alfabesiyle eserler verilmiştir. Bu devirde daha çok Budizm ve Manihaizm dinlerine ait eserler ağır basmaktadır.
Bunlardan başka Altun Yaruk ile İki Kardeş Hikâyesi, özel bir değere sahiptir. Altun Yaruk’ta Budizm inancının temel kurallarından söz edilmektedir. Sekiz Yükmek adını taşıyan metin, kelime zenginliği bakımından dikkati çekmektedir. Metinde açık bir ifade hâkimdir.